Bir yerden başlamak gerek.
Kalem, yakışmadı elime.
-Bekliyorum.-
Pencereyi açtım. Hava yağmurlu. Hava soğuk.
Işığı azalttım. Oda loş. İçim karanlık.
Kitaplarım bana bakıyor. Ben anılarıma bakıyorum.
İnsanlar geliyor, insanlar gidiyor, konuşuyorlar, susuyorum.
Bakıyorlar, susuyorum.
Soruyorlar, susuyorum.
Susuyorlar.
-Oku.-
Okumak, başka bir insanın gözleriyle bakmaktır.
Okumak, bir sînenin yaresine dokunmaktır.
-Sus.-
Sunduğum kelimeler tersine aksetti yüzüme.
Biriktirmiştim, beklemiştim, seni çok sevmiştim.
Haberin olmadı.
Affetmemeyi kin tutmakla bir görene,
gri ve beyaz
arasındaki farkı anlatmak mümkün mü?
Sen yine özür dilemekten çekinme.
Affetmiyorum.
-Söyle.-
-Nasıl bu kadar katılaştınız bayım?
“Geçiniz.”
-Peki lâyık olmak…?
“Lâyık olmak güzel.”
-Eminim güzeldir; ama siz lâyık mısınız?
Bir insanın elini kirleten, başka bir el değildir. Kendi
yüreğidir.
Ellerimden hesap soramazsın o yüzden.
-Bak.-
Cümleler sana ulaşmadan daha
Ödeyebileceğim bedellerin tümünü ödedim.
Önce tüm inandıklarımı ayağımın altına aldım.
Gördüm.
İhanet ettim.
Görmezden geldim.
-Değiştiremedim.-
Affetmemeyi kin tutmakla bir görene, .. neyse..
Sen saygı duymaktan öteye geçme.
Affetmiyorum.
-Sus.-
“Olan bu.”